~~~~   KAÇIRILAN İNSANLAR ~~~~

Kamuoyunda ilk yankı bulan kaçırılma olayı brezilaylı Boas adında bir adamın ortaya atığı idayla başlar.Olay şöyle gerçekleşir:

Bunlardan ilk geniş yankı bulan hikaye Brezilyalı bir çiftçi olan Antonio Villas Boas tarafından yaşandı. 16 Ekim 1957 gününün erken saatlerinde gökyüzünde kırmızı bir ışık gördü. Bu yuvarlak veya yumurta cismindeki gemi tarlaya indi. Boas anından oradan kaçmaya çalıştı. Önce traktörüne bindi, ancak bir süre sonra motor durunca koşmaya başladı. Bu amacında başarılı olamadı ve bir metre boyunca, gri kıyafetler ve kask giymiş, ufak mavi gözleri olan bir yaratık tarafından insanımsı bir varlık tarafından yakalandı. Ardından ona benzeyen üç yaratık daha olay yerine geldi. Sesleri konuşmadan çok havlamaya veya bağrışmalara bezeyen bu yaratıklar onu zorla uzay gemisine götürdüler.

Boas gemide baştan aşağı soyuldu ve üzerine bir tür jel sürüldü. Garip bir odaya götürüldü ve burada çenesinden kan örneği alındı. Ardından başka bir odaya götürüldü. Buraya bir tür gaz sıkıldı ve bu Boas’ı oldukça rahatsız etti. Boas bu odada yaklaşık yarım saate kendi başına kaldı. Ardından odaya başka bir insanımsı varlık geldi. Bu bir dişi idi ve Boas’a göre oldukça çekiciydi. O da diğerleri gibi kısa boyluydu, uzun beyaz saçları, sivri çenesi ve kedi gibi mavi gözleri vardı. Boas bu kadın ile cinsel ilişkiye girdi.

İlişki bitince kadın kalktı ve karnını ovuşturarak yukarıyı işaret etti. Boas bunu “çocuğunu uzayda büyüteceğim” şeklide yorumladı. Ardından Boas’a kıyafetleri geri verildi ve uzay gemisinin turu sunuldu. Ardından gemiden çıkarıldı ve uzay gemisi de ayrıldı. Boas toplam dört saatin geçtiğini fark etti.

İlerleyen günlerde Boas kendini iyi hissetmedi. Cildindeki yara lekelerinin yanı sıra, baş ağrımaları ve genel zayıflık hissetti. Daha sonra Jose Martins adından bir adam gazete ilanıyla UFO gören insanlarla iletişime geçmeye çalışınca Boas da onunla tanıştı. Martins onu bir doktora götürdü ve adamın ciddi bir şekilde radyasyona maruz kaldığı tespit edildi.

UFO araştırmacıları Boas’ın yaşadıklarını gerçek olarak kabul etmekte, andan her şey bir adamın anlattıklarına dayandığı için doğal olarak bir sonuca varmak imkansız. İlerleyen senelerdeki örneklerini aksine, Boas yaşadıklarını hipnoza başvurmadan hatırlayabilen birisi. Bu da bence çok önemli bir ayrım. Ayrıca, uzaylıların tanımlarına bakınca net bir şeklide belli oluyor ki bunlar daha sonra ünlü olan griler değiller. Zaten griler ile karşılaşan bir çok insan başından geçenleri ancak daha sonra hipnoz yoluyla hatırlayabilmekteler. Bu da olayı apayrı bir tartışmaya getiriyor ve hipnozun geçerliliği ve tam olarak ne oluşu sorusunu ortaya çıkarıyor.

Kamuoyunda yankı bulan ikinci kaçırılma vakası 16 Eylül 1961′de Betty ve Barney Hill adında amerikalı birçiftin başından geçmiştir.Olay şöyle gerçekleşmiştir:

16 Eylül 1961′de, yani Boas’ın yaşadıklarından yaklaşık 4 sene sonra, bu sefer Amerikalı bir karı koca kaçırıldılar. Kanada’dan tatilden dönmekte olan bu çift, memleketleri New Hampshire’a gitmekteydiler. Bu esnada adeta onları takip eden bir ışığı gökyüzünde fark ettiler. Cisim yaklaşınca bunun bir tür uçan nesne olduğu görüldü. Barney Hill kısa bir süre için aramayı durdurup derhal bagajdaki silahını aldı ve hızlıca yola devam etti. Barney bu esnada uçan cismin pencerelerinden kendisine bakan insanımsı canlıları gördü. Karı koca arabayla hızlıca oradan uzaklaştılar ancak daha sonra adeta bir zaman kaybı yaşadıklarını fark ettiler. Nasıl olduğunu anlayamadan saatler geçmişti ve kendileri de arabalarıyla en son hatırladıkları yerde değillerdi.

İlerleyen aylarda Betty kendini hep tedirgin hissetti. UFOlar üzerine bir kaç kitap okuduktan sonra da bu kayıp zamanda neler olduğunu öğrenmek için karı koca 1963′ün sonunda hipnoz olmaya karar verdiler. Hipnoz seansında Hill’ler, başlarından geçenleri tümüyle hatırladılar. Zorla uzay gemisine götürülmüşlerdi. Uzaylılar insanımsı olmasına rağmen iri gözlere ve ufak burunlara sahiptiler. Karı koca uzaylılar tarafından tıbbi incelemeye alınmıştı ve bir tür hipnotize veya paralize sonucu bir türlü bu duruma karşı koyamamışlardı. Barney’ye göre uzaylıların kıyafetleri askeri üniforma gibiydi.ufo_resimleri1

Betty gemideyken bir tür yıldız haritası gördüğünü hatırladı ve daha sonra bunu hafızasında kalan şekliyle çizebildi de. Karı koca ile alakasız bir astronomi meraklısı Marjorie Fish bu haritayı daha sonra inceledi ve bunun Zeti Reticuli’nin haritası olabileceği kanısına vardı. İlerleyen aylarda bu konu ve harita bazı yerlerde basıldı ve herkes fikrini sundu. Bazıları inandı, bazıları inanmadı. Carl Sagan’a göre harita net değildi ve az gayretle herhangi bir yıldız sistemine işaret ettiğinin söylenebileceğini iddia etti.

Şimdi bu olayın en önemli yönlerinden biri belki de hikayenin hipnoz altında çıkmış olmasıdır. Bazılarına göre hipnoz vesilesiyle bir insanın kafasına istenilen düşünceler sokulabilir. Bu nedenle bazıları UFO fanatiklerini hipnoz yöntemiyle bu düşünceleri insanlara aşıladıklarını düşünmekte. Ancak bu durumu yakından inceleyen Budd Hopkins adında bir araştırmacı, hipnozu gerçekleştiren doktorun bunun tam aksine bir karaktere sahip bir insan olduğunu söylemekte. Ona göre doktor seanslardan sonra duyduğu şeylerin “yaşanmış olmasına imkan olmayan şeyler” olduğunu da söylediğini belirtmekte. Yani Hill olayında hipnoz yoluyla sahte düşüncelerin aşılandığı teorisi pek tutmamakta.

Buna rağmen psikiyatri uzmanları doğal olarak bu olayın gerçekleştiğine inanmamakta ve bazı alternatif açıklamalar getirmekteler. Bazılarına göre hipnozdan oniki gün evvel yayınlanan bir televizyon dizisi olan The Outer Limit’in uzaylılar ile ilgili bir bölümünden etkilenmiş olabileceği. Ancak Barney Hill, UFO ve bilim kurguya bir ilgisi olmadığını ve zaten akşamları TV izlemeye genelde vakti olmadığını söyleyerek bunu reddetti. Bazılarına göre gerçek ve hayali düşüncelere hipnoz anında birbirine karışmıştı ve bu nedenle hipnoz altında hatırlananlar gerçek değildi. Hatta bazılarına göre olayın tek nedeni stresti, özellikle de Barney’nin zenci, eşinin de beyaz olması nedeniyle yaşadıkları ve evlilik stresiydi. Ancak karı koca evliliklerinin çok iyi olduğunu ve kimse ile ciddi bir sorun teşkil etmediğini söylediler.

Uzmanların Olaya El Atışı:

İlk olarak 1960larda Dr. R. Leo Sprinkle (psikolog) bu konularla ilgilenmeye başladı. Bir süre için bu olaya ciddi bir şekilde yaklaşan az sayıdaki insanlardan biri oldu. Sprinkle araştırmaları sonucunda kaçırılma diye bir şeyin gerçek olduğunu inandı. Ancak gençliğinde kendisinin de kaçırıldığına inanmaya başlayınca tabi insanlarda bazı soru işaretleri doğdu. Sprinkle 1989′da işinden uzaklaştırıldı. Aslen bir ressam olan Budd Hopkins da bu olaya ilgili isimlerden biri. 1970li senelerde kaçırılma raporlarını incelemeye başladı ve hipnoz ile cevaplar aradı.

1980lere geldiğimizde kaçırılma olayları iyice gündeme gelmeye başladı ve Bodd Hopkins, Whitley Streiber, David Michael Jacobs ve John Mack gibi isimler olayın gerçekliğini inananlardan bazılarıydı. 1980lerin sonlarına doğru Harvardlı psikiyatris John Mack ve tarihçi David Michael Jacobs ön planda olan isimlerdi. Bu sıralarda uzaylılar ve kaçırılma olayında en büyük değişim, çalışmaların bu kaçırılmaların az sayıda olmadığını göstermesiydi. Araştırmalara gösterdi ki Kuzey Amerika’da kaçırılma deneyimi geçirdiğini iddia eden on binlerce insan mevcuttu.

Jacobs ve Hopkins, hikayelerden öğrendiklerine dayanarak, uzaylıların bir uzaylı-insan karışımı bir nesil yaratmaya çalıştıklarına inandılar. Ancak eleştirmenlere göre bu iki isim hikayelerden sadece kendi tezlerine destek olanları seçerek durumu çarpıtmışlardı. Söylenenler ne olursa olsun, bahsi geçen bu bir kaç isim bu konulara biraz olsun saygınlık getirdi.

1991 senesinde Jacobs, Hopkins ve Westrum, yaptıkları hesaplamayla yaklaşık dört milyon Amerikalının uzaylılar tarafından kaçırılma deneyimi geçirdiğini söylediler. Ancak bu yaptıkları hesaplamalar da bazıları tarafından eleştirildi.Ufo Resimleri

Varılan Yorumlar ve Teoriler:

Bazılarına göre kaçırılma olayları gerçektir, ancak bu düşünce genel bilimciler ve uzmanlar tarafından genel bir kabul görmüş değildir.

Önerilen alternatif psikolojik açıklamalar arasında halüsinasyon, geçici şizofreni ve parasomnia (yarı uyku hali zihin durumu) gösterilmiştir. Bazılarına göre de uzaylı görmek geçmiş olayların karışmış bir biçimde hatırlanmasıdır, örneğin birinin başından küçükken tecavüz gibi bir olay geçtiyse.

Ancak özellikle Mack’in araştırmaları göstermektedir ki uzaylılarla karşılaştığını iddia eden insanların büyük çoğunluğu sizin bizim gibi insanlar. Yani aralarında akli dengesi tartışılan veya uyuşturucu yapan az sayıda.

Hipnoz olayına dönersek, sahte düşüncelerin kolayca insanın aklına hipnoz anında sokulabileceği iddia edilmekte ve hatta ispatlanmış da diyebiliriz. Ancak hipnoz altında kaç kişinin gerçekleri hatırladığı, kaçının ise yönlendirildiğini kestirmek zor. Ayrıca, hipnoza gerek duymadan yaşadıklarını hatırlayanlar da mevcut.

Bazılarına göre 1930lardan beri ekranlarda ve mecmualarda olan bilim kurgu, hikayelerin alt planın oluşturmuş durumda ve bu nedenle bir çok sözde kaçırılma olayında hep aynı durumlara rastlıyoruz. Buna karşı çıkanlar da eğer bundan Hollywood sorumluysa, ne için canavarlar veya robotlar görmüyoruz diye karşı bir soru yönlendirmekteler. Ancak buna cevap olarak da bazı insanlar canavarlar ve robotların da görüldüğünü iddia etmekte. Bunların özellikle Amerika dışında görüldüğünü söyleyen bazı isimler, farklı kültürlerdeki insanların farklı bir şey görebildiğine dikkat çekiyor.

ufo kaçırılma olaylarıBazılarına göre ise uzaylılar tarafından kaçırılma fenomeni, aslında tarih boyunca görülmüş kaçırılma olaylarının yeni jenerasyon versiyonu. Örneğin Carl Sagan’a göre eskiden insanlar “şeytanlar” tarafından kaçırıldıklarını iddia etmekteydi, zamanla bu uzaylılara dönüştü. Ona göre tek mantıklı açıklama insanların ortak bir şekilde, beyinsel veya kimyasal olarak, aynı tür yanılmaları paylaşmaları. Kısacası ona göre bu şizofreni gibi ortak bir hastalık ve aramızdaki en saygın insanlar bile bu hastalığı kapabilirler. 1988′de yapılan bir deneyde DMT adlı kimyasal maddeyi alan gönüllülerin yüzde yirmisinin kaçırılma olayları benzer şeyler hayal ettikleri söylenmekte.